Güllere Fısıldayan Kurt ve Huysuz Aslanın Hikayesi
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zamanın birinde iki dost, aslanla kurt varmış. İkisinin de evlerinin önünde gül bahçesi bulunmaktaymış. Aslanın gül bahçesi cılız ve gül kokusu yaymazken, kurdunki o kadar parlak güllerden oluşurmuş, o kadar güzel kokarmış ki, yanından geçenler durup izlemeye, içlerine çeke çeke koklamaya doyamazlarmış. Gülleri baharda çok güzel serpilmiş ve katmerlenmiş kurdun.
Bu arada aslan gizliden gizliye dostunun bahçesini kıskanmaya başlamış… Kalp bu ya, kendisinden daha iyi olan kurdun gül bahçesini yakıp yok etmeyi bile düşünmüş. İçten içe bundan rahatsızlık duyarken bir yandan da acaba bunun nasıl olduğunu öğrenmeye karar vermiş. Düşünmesi gerekenin en sevdiği dostunun bahçesine zarar vermek değil, bu kadar güzel hale nasıl getirdiğini öğrenmek olduğuna, durup iyice düşündüğünde karar vermiş.
Aslan kurdun ne kadar akıllı olduğunu, onu çok iyi tanıdığı için, yakından bilirmiş. Kendisine bu konuda söylemediği bir sırrının olduğundan eminmiş. Gündüzleri iki arkadaş bir araya geldiğinde, sırrından hiç bahsetmeyen kurt, görünürde güllere farklı davranmazmış.
Aslan birkaç kere sormaya kalkıştığında, laf kalabalığına gelmiş tüm cevapları kurdun. Aslan kurdun sırrını sorarak öğrenemeyeceğini böylelikle anlamış. Bir akşam yemeğinden sonra birlikte çaylarını içince, aslan artık evine gitmek için kalkmış. Kurt onu en güzel dilekleriyle evine uğurlamış. Aslan o gece hiç uyumamış ve sabahı sabah etmiş. En yakın dostların birbirinden neden bu kadar önemli bir konuyu sakladığını anlamamış. Böyle düşündükçe iyice öfkesi artmış kurda.
Evleri birbirine çok yakın olan komşular, bir müddet daha bu sırrı hiç konuşmadan sürdürmüşler. Elbette sadece aslan buna sır diyormuş. Kurt aslanın bu düşüncesini anladığından beri, aslında bu durumu dillendirmemeye karar vermiş. Bu bir sır değilmiş ki, iyi niyetle sorulmuş olsa, kurt güzellikle aslana bunu anlatırmış. Bir yandan da aslanın bu kıskançlığına üzülmekten kendini alamamış.
İçindeki çelişkilerle günler, geceler boyu uyuyup uyanan aslan da aslında kurdu çok seviyor, bu kıskançlık düşünceleri ara ara yine de onu yokluyormuş. Bir gece sabaha karşı kurt uyanmış ve gül bahçesinin ışığı yakmış. Onu da uyku tutmamış ya, bahçenin kenarına oturup başlamış ağlamaya. Güllerin bu kadar coşkulu açmasının tek sebebinin, onlara sevgi vermek olduğunu, onu duyabildiklerini bilerek, her şeyi gülleriyle paylaştığını ve hayatının bir parçası haline geldiklerini anlatmış gözleri yaş doluyken.
Aslanın bu durumu hiç anlamadığını ve gülleriyle arasındaki bağı fark etmediğini dile getirmiş büyük bir hüzünle. Aslan kurdun hıçkırık seslerine uyanıp, her söylediğini işittiğinde, tüm düşündükleri için pişman olmuş. Gidip kurttan özür dilemiş ve kendisi de artık güllerine böyle davranmaya başlamış.