Bir varmış bir yokmuş, Günün birinde Mine ile Eda adında iki kız kardeş yaşarmış. Bu iki sevimli kardeş diğer arkadaşlarıyla çok iyi anlaşsalar da ikisi pek iyi anlaşamazlarmış. Sürekli ufak tefek sebepler yüzünden kavga ederlermiş. Ne zaman oyun oynasalar hep kavga ederlermiş. Bir türlü anlaşamazlar sürekli birbirlerini mutsuz ederlermiş
Anne babaları durumlarından çok mutsuzmuş. Birbirlerinin kıymetini anlasınlar diye bir süreliğine Mine’yi halasına göndermeye karar vermişler. Çocuklar bir süre ayrı kalırlarsa belki birbirlerini özlerler demiş.
Mine halasına giderken keşke hep orda kalsam bir daha seni hiç görmesem demiş. Eda’da bende seni görmek istemiyorum bir daha gelme demiş.
Babası Mine’yi halasına götürürken annesi de Eda’yı okula götürmüş. Akşam olduğunda Eda, eve gelmiş. Evde Mine olmadığı için özgürce takılmış.
Dersini yapmak için birkaç saat harcadı. Dersini bitirdikten sonra kendi kendine oyun oynamaya başladı. Bir saat geçti ve canı sıkılmaya başladı. Bir anda, “Acaba şimdi Mine ne yapıyor’’ diyerek düşünmeye başladı. Eda, Mine’yi çok özlemişti. Sürekli kavga etseler de Mine’nin yanında olmasından mutluydu
Çok tartışmacı olmalarına rağmen bu ev ablası olmadan çok sessizdi. Saatler geçtikçe Eda ablasına başından beri ona söylediği son sözlerden pişmanlık duymaya başladı. Sonunda küçük kız daha fazla dayanamadı ve mutfakta annesine gitti ve kardeşinin ne zaman eve geleceğini sordu. Annesi bir hafta sonra geleceğini söyleyince Eda, “Anne, babama söyle ablamı geri getirsin, onu çok özledim” diye bağırdı.
Kızının bu kadar çabuk pişman olmasına şaşıran ve sevinen anne, kızını odasına gönderdi ve hemen kocasını arayarak olanları anlattı. Babası sevinç içinde Mine’yi halasından almaya gitti.
Bu telefon görüşmesinden yaklaşık bir saat sonra kapı çaldı. Eda, saatlerdir odasından çıkmamıştı. Kardeşini çok ama çok özlemişi. Bunları düşünürken yatak odasının kapısı çaldı. Eda odasından çıkmayarak; “Kardeşim gelene kadar yemek yemeyeceğim anne!” dedi.
Bunu söylerken Eda, açık kapıdan ablası Mine’nin odaya girdiğini görünce şaşırdı. “Madem buradayım, akşam yemeğine geleceksin, değil mi? Diyerek “Kardeşini öptü” dedi küçük kız. Ablasının yanına oturdu ve ona her şeyi anlattı.
Babası onu halasını görmeye götürmeden önce, yoldayken ablasına söylediği sözlere pişman olduğunu, geldiğinde kiminle oynayacağımı bilemediğini, çok üzüldüğünü Mine’ye anlattı. ‘’ Senin bir daha asla kavga etmeyeceğim ablacım seni çok seviyorum.’’ Diyerek Mine’nin boynuna sarıldı. Mine’de kardeşini çok özlemişti. Mine, yanında olmadığı zamanlarda ne kadar üzüldüğünü ve onu ne kadar özlediğini de anlattı. Bir an sonra çocukların ne yaptığını merak eden anne ve baba odaya girdiler ve iki kardeşin birbirlerine gülümsediğini görünce gözleri mutlulukla doldu. Bu iki çocuğun kardeşliği öğrenmesi için bir hafta değil, birkaç saat arayla bile yeterliydi.
Diğer masallarımız için masal oku tıklayınız…