Kelebeğin Dansı, Yaşlı Kaplumbağaya Yaşama Sevinci Veriyor
Bir varmış bir yokmuş. Uzun zamandır dizleri çok ağrıyan yaşlı bir kaplumbağa varmış. O kadar çok ağrısı varmış ki artık bu kadar uzun yaşamanın ne kadar zor olduğunu düşünmeye başlamış. Bir an önce hayata veda etmeyi düşünüyormuş.
Ağrıları canına tak dedikçe, yaşama sevinci giderek bitmeye başlamış. Kaplumbağa yine hiç mutlu olmadığı bir gün, hava almak için evinin kapısının önüne çıkmış. Kapının önünde yüzü asık bir şekilde otururken göz alıcı renkleriyle bir kelebek gözünün önünde dans etmeye başlamış. Öyle zarif hareketlerle dans ediyormuş ki kaplumbağa adeta büyülenmiş. Dakikalarca kelebeği izleyip gerçek dünyadan ve ağrılarından uzaklaşmış.
Kelebeğin dansı bitince, kaplumbağa çılgınca alkışlamaya başlamış kelebeği. Kelebek tüm zarafetiyle, teşekkür etmek için ihtiyarın yanına gitmiş. İhtiyar, kelebeğin dansını çok beğendiğini söylemiş yüzü asık bir şekilde. Kelebek kaplumbağanın canının sıkkın olduğunu, aslında dansının başından beri anlamış. Lafı geldiği sırada, özel bir durum değilse, kaplumbağanın canının neden sıkkın olduğunu merak ettiğini belirtmiş.
Kaplumbağa, başlamış dertlerini anlatmaya kelebeğe. Çekilmez haldeki ağrılarından, her gün içmek zorunda olduğu haplardan, bu hapların midesini ne kadar kötü etkilediğinden şikayet edip durmuş. Kelebek, yaşlı huysuza şöyle bir bakmış. Kendisinin yalnızca bir günlük ömrü olduğunu söylemiş gülümseyerek.
Kaplumbağa, kelebeğin ömrünün çok kısa olduğunu hiç duymamış ve duyunca çok şaşırmış. O yüzden hayattan bu kadar zevk aldığını düşünmüş kelebeğin. Kelebek, bunu kendisinin de yapabileceğini söylediğinde, pek umursamamış. Bunu duyunca kahkaha atmış ve kendisinin artık çok yaşlı olduğunu dile getirmiş.
Kelebek her günü son gününmüş gibi yaşarsan, mutlu bir hayat sürebileceğinden bahsetmiş. Kaplumbağa gözlerini kocaman açarak dinlemiş kelebeği. Her andan nasıl zevk aldığını, hayatta sorunların hep olacağını, önemli olanın sorunlarla mücadele etmek olduğunu anlatmış. Kaplumbağa artık karamsar düşünmemeye, o günden sonra karar vermiş. Kelebek uçup gittiğinde, içtiği papatya çayını keyifle yudumlarken, ağrılarını düşünmemeye başlamış.